novel oku

Soğuk doğan güneş

  • 22 Ekim 2025 01:39:21
  • 0
  • 0
  • 0

2013 yılının bir yaz sabahıydı. Pencerenin perdesinden süzülen ışık, odaya alışılmadık bir serinlik bırakıyordu. Güneşin insanı ısıtan değil, içini üşüten bir hâliyle tanıştım o gün. Meğer sıcaklık her zaman sıcak hissettirmezmiş.
Belki de güneş, bazen en soğuk hâliyle doğar; insana, bildiğini sandığı her şeyin aslında ne kadar eksik olduğunu hatırlatmak için.

O sabah Alsa, her zamanki yatağında değil, anneannesinin eski koltuğunda uyandı. Yastığın altında bir çocuğun güveni değil, bir gecenin ağırlığı vardı.
Geceden kalan sesler hâlâ kulaklarındaydı; fısıltılar, çatlayan kelimeler, sonra bir sessizlik… O sessizlikte büyüdüğünü hissetmişti belki de, istemeden.

Daha on yaşındaydı. Dünyayı büyüklerin sorunlarıyla değil, oyuncak arabalarıyla tanımaya çalışması gereken bir yaştaydı.
Ama o sabah, “büyüklerin sorunu” dediği şeyin aslında kendi hayatına kazınacak bir yara olduğunu henüz bilmiyordu.

Erkek çocukları babalarını örnek alır derler. Ama onun için “baba” kelimesi, bir örnekten çok bir eksiklikti.
Ve belki de o sabah, farkında olmadan, ilk defa kendi hikâyesinin içine düşmüştü.

Artık içinde engel olamadığı, zamanla yok olacağına inandığı o korku hissi hiç eksilmeyecekti. Çünkü o kapıdan babası bir daha asla girmeyecekti.
O zamanlar yaşadıkları yer, küçük bir kasabaydı; herkesin birbirini tanıdığı, dedikoduların rüzgâr kadar hızlı yayıldığı bir yer.
Annesinin yaşadığı çevre baskısı, Alsa’nın dış dünyayla savaşını çok erken başlatmıştı. Kim bilir, belki de onun “savaşçı” kimliği tam da o günlerde doğdu. Çünkü artık annesi, kasaba halkının gözünde “dul kadın”dı — ve bu, orada hoş karşılanmayan bir sıfattı.

Henüz küçük yaşta bu kadar ağır sorunlarla yüzleşmek, onun için büyük bir sınavdı. İnsan bazen çocuk yaşta büyür; Alsa da öyle büyüdü.
Duyduğu her söz, gördüğü her bakış, karakterinde şekillenen taşların birer parçası oldu.

Zaman ilerledikçe evde üç kişi kalmışlardı: bir anne, bir anneanne ve bir dede.
Artık o eski sıcak günlerin yerini sessizlik almıştı. Sürekli göz önünde olmak, sürekli birilerinin ne düşündüğünü hesap etmek, insanın içini yoran bir şeydi. Alsa, kendini ifade edemiyor, bazı durumlarda gücünün yetmediği duvarlara çarpar gibi oluyordu. Artık bazı kapılar onun için kolay çalınmaz hâle gelmişti.

Sonra okul zamanı geldi.
Bu kadar karmaşanın içinde okulun da kolay olmayacağı belliydi.
Alsa ders çalışmayı sevmezdi. Evdeki sıkıntıları unutmak için kendini arkadaş ortamlarına atar, derste çoğu zaman dalıp giderdi. Günler böyle geçti; başarısızlıklar, uykulu ders saatleri, sessiz kabullenişler…
Ve bir noktada, alıştı.
Ama neye alıştığını, neyi kabullendiğini kendisi bile bilmiyordu.
Belki de bu iki sorunun cevabı, ileride onun için sağlam bir karakterin temeli olacaktı.

Ortaokulu bitirdiğinde artık çocuk değildi — ama tam olarak yetişkin de sayılmazdı. Sadece, hayata biraz daha dayanıklıydı.

Hiper Tales çizgi roman oku, webtoon oku, türkçe manga oku, türkçe novel oku, türkçe manhwa oku, çizgi oku
Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız