novel oku, bölüm oku, roman oku, hikaye oku, kitap oku, sosyal, akış

"Mezarlık"

  • cıkmazsokakgibi
  • 7 Aralık 2024 13:35:49
  • 0 yorum
  • 3

Sırlar, insanın iç dünyasında sessiz karanlık bir katil gibi dolaşan, gizemli izlerdir. Onlar, her adımda sessizce yaklaşır, bekler ve zamanın uygun olduğu anı kollayarak ortaya çıkarlar. Birçoğu, kanla yazılmış gizemli bir roman gibidir; karanlıkta kaybolan satırlar arasında saklanırlar ve masumiyeti kirletirler. Her sır, bir cinayetin örtüsü altında gizlenen bir ipucudur; bazıları gerçeği bulmaya yönlendirirken, bazıları da gerçeği sonsuza dek gömmek için var güçleriyle çalışır. Travmalar ise bu sırların en karanlık köşelerine gizlenen, insanın zihninde derin yaralar açan acı dolu hatıralardır. Onlar, geçmişin hayaletleri gibi her an ortaya çıkabilir ve insanın iç dünyasında fırtınalar koparabilir. Bu sırlar, karanlık bir labirentin içinde kaybolmuş izler gibi, insanın ruhunda sessizce dolanır ve onu sonsuza dek değiştirebilirler.

Gözlerimi açtığımda, güneşin ışıkları odamı aydınlatıyordu. Derin bir nefes alarak yataktan kalktım ve güne enerjik bir başlangıç yapmak için kendime bir fincan kahve yapmaya karar verdim.

Mutfakta kahvemi demlerken pencereden dışarıya baktım. Gökyüzünde parlayan güneş ve kuşların cıvıltısıyla dolu bir gün bana “hayat devam ediyor” hissini veriyordu. Saate baktığımda, 11.20 olduğunu fark ettim. Bugün, kendime ve geçmişime iyi gelmek için bir şeyler yapma vakti geldiğini düşündüm. Kahvemi alıp oturma odasına geçtim ve kahvemi yudumlarken içimdeki huzuru hissettim.

Sonra, güne taze bir başlangıç yapmak için duşa girdim. Suyun serinletici akışıyla birlikte, zihnim de arınmaya başladı. Duştan çıktığımda, kendimi yenilenmiş ve enerjik hissediyordum.

Saçlarımı havluyla kurularken oturma odasında televizyonun altındaki fotoğraf gözüme çarptı. Fotoğraf, bizi mutlu bir şekilde gülerken gösteriyordu. Anne ve babamla olan o anı hatırlamak, içimi bir meltem gibi serinletti ve yüzüme bir tebessüm yerleştirdi.

Fotoğrafa uzunca bir süre baktıktan sonra, kararımı verdim. Gözlerimdeki hüzünle birlikte, aldırmadan mezarlığa gitme kararı aldım. Zihnimdaki karmaşık duygulara rağmen, içimdeki içsel bir sesin beni oraya götürmesi gerektiğini hissettim. Onlar için, anne ve babamla olan bağlarımı güçlendirmek ve hatıralarını canlı tutmak çok önemliydi.

Mezarlığa gitmeden önce içime sinen bir hisle, çiçekçiye gitmeye karar verdim. Ailemin en sevdiği çiçekleri almak istedim çünkü onların ruhlarına en yakın hissettikleri çiçeklerle onları anmak istedim. Bir buket karanfil ve papatya alarak yola koyuldum. Bu çiçekler, hem sevgi hem de huzur simgeleri olarak bilinir ve ailem için de özeldi. Her bir çiçeği seçerken, anne ve babamın ruhlarına bir nebze olsun huzur ve sevgi getireceğini umdum. Artık mezarlığa gitmek için hazırdım ve içimdeki huzur duygusu beni yol boyunca eşlik etti.

Mezarlığa vardığımda yüreğim sanki bir ağırlıkla dolmuştu. Ellerim titriyordu ve çiçekleri mezar taşlarının yanına bırakırken, yaşlar gözlerimi yakıyordu. Karanfilleri ve papatyaları bırakırken, annem ve babamın en sevdikleri çiçeklerle onları anmaya çalışıyordum.

Gözlerimi mezar taşlarına dikerken, içimde bir fırtına kopuyordu. Özlemin yükü altında eziliyordum. Sonra, kendimi tutamayıp çaresizce ağlamaya başladım. Gözyaşlarım, yıllardır içimde biriktirdiğim duyguların bir yansımasıydı. Annem ve babamın yokluğu, yüreğimi parçalıyordu ve onları ne kadar özlediğimi daha da derin hissettiriyordu. Mezarlık sessizliğinde, yüreğimden dökülen her bir hıçkırık, sevgimi ve özlemimi dile getiriyordu.

Gözyaşlarımı silerken, etrafımda birinin beni izlediğini hissettim. Aniden içimde garip bir rahatsızlık hissi belirdi. Gözlerimi hızla etrafı taradım, ama kimin olduğunu göremedim. Bu ani gözlem, içimde derin bir endişe yarattı. Mezarlık sessizliğinde, birinin beni izlemesi, özel bir anımda kendimi rahat hissetmemi engelliyordu. Ancak etrafı kontrol etmeme rağmen kimseyi göremeyince, içimdeki gerginlik arttı.

Derin bir nefes alırken birden arkamda bir erkek sesinin beni ismimle seslendiğini hissettim. Bu ani ses, bedenimde bir ürperme yarattı ve kalbimin ritmi hızlandı. Kimin olduğunu bilmeden, içimde garip bir karışıklık hissi uyandı. Ses, etraftaki sessizliği bozdu ve beni rahatsız etti. Bir an için donup kaldım, sonra yavaşça etrafıma bakmaya başladım. Ancak kimseyi göremedim. İçimdeki endişe artarken, aklım karışmış bir halde annem ve babamın mezarlarına doğru adımlarımı attım.

Bu beklenmedik olayın ardından hala içimde bir gerginlik vardı ve kimin beni çağırdığını anlamak için kafamda dönüp duran sorularla mezarlık sessizliği daha da yoğunlaştı.

Cesaretimi toplayıp bir kere daha arkamı döndüm ve gördüğüm kişinin, aynı mesajları alan Ekrem olduğunu fark ettim. Bu beklenmedik karşılaşma karşısında şaşkınlık içinde kaldım.

“Ekrem, senin burada ne işin var?” diye sordum, şaşkınlıkla ona doğru bakarken. O da benimle aynı duyguları paylaşarak, “Seni burada görmek beni de şaşırttı, Kainat,” diye yanıtladı. Bu anın içinde bir gariplik vardı ve ikimiz de bunun ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorduk. Gözlerimiz karşılaştı ve sessizlik içinde birbirimize bakmaya devam ettik, içimizdeki gizemli olayın sırrını çözmeye çalışırken.

Ekrem sessizce elindeki kağıdı uzattı ve üzerinde mezarlığın isminin yazılı olduğunu fark ettim. Kağıdı aldığımda, gözlerimde şaşkınlık ve merak bir araya geldi. Bu ani keşif, içimde bir sürü soru işareti uyandırdı. Mezarlığın adını görünce, her şey daha da gizemli bir hal aldı. Ekrem’e bakarak, “Bu neyin nesi?” diye sordum, içimdeki merakla. O da sessizce başını sallayarak, “Bilmiyorum, ama bu garip bir tesadüf gibi görünüyor,” dedi.

Şaşkınlıkla Ekrem’e dönüp, “Nerden buldun bunu?” diye sordum, gözlerimde hala bir şaşkınlık ifadesiyle. Ekrem ise sessizce başını sallayarak, “Sabah evden çıkacakken kapımın altına atılmıştı. Ben de içimdeki meraka karşı koyamadım ve buraya gelmek istedim,” dedi.

Kağıda uzun bir süre baktıktan sonra derin bir nefes aldım. Sinirle kağıdı sıkıştırdım ve ardından oradan ayrılmak için harekete geçtim. Ancak, cevapsız kalan Ekrem, “Kainat, bekle!” diye seslendi. Sesini duyunca duraksadım ve yavaşça dönüp ona baktım. Gözlerim arasında bir anlık sessizlik oluştu ve sonra sakinleşmeye çalışarak, “Ne var?” diye sordum, sesimde hala bir gerginlik vardı.

Ekrem, endişeli bir şekilde yaklaşarak, “Durumun ne olduğunu anlamamız gerekiyor. Beraber çözebiliriz,” dedi. Onun samimi ses tonu ve kararlı bakışları, içimdeki korkuyu bir nebze olsun hafifletti.

Sabrı kalmayan bir bakışla Ekrem’e dönüp, “Çözemiyoruz, görmüyor musun? Her şey gittikçe daha da garipleşiyor,” dedim. Ekrem düşünür gibi yapıp, “İki gün önce aynı pastaneye Banu adında bir kadın geldi. Etrafta birini arıyor gibiydi. Bence o da aynı mesajı almış gibiydi,” dedi. Bu sözler üzerine şaşkınlıkla ona baktım.

Ekrem’e dönüp ciddi bir ifadeyle, “Banu nasıl birine benziyordu?” diye sordum. Ekrem düşünerek,Dr Banuyu birebir tarif etmeye başladığında, şüphelerim daha da arttı ve kararlı bir şekilde, “Anladım Ekrem, ben bu konuyu çözeceğim. Benden haber bekle,” dedim. Ardından Ekrem’i mezarlıkta bırakıp, hastaneye doğru yola koyuldum. İçimdeki gizemi çözmek için artık daha fazla zaman kaybetmem gerektiğini hissediyordum.

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

No results available

Reset

No results available

Reset