Doğru olmak zordur kardeşim. Hele ki bu zamanda… Yalanların makyajlı, gerçeklerin susturulduğu bir çağda, hakikati savunmak cesaret ister. Ama bil ki, doğruluktan hiç kimse rezil olmaz. Aksine, bugün yanlışın peşinden koşanlar, yarın yüzüne bile bakamayacak hâle gelir. Çünkü zaman, her şeyin ilacı olduğu gibi; her şeyin hakikatini de ortaya çıkaran bir hakemdir.
Bak etrafına… Kaç kişi haklının yanında duruyor? Kaç kişi hakkı savunmak için ses yükseltiyor? Çoğu susuyor. Çünkü haklı olmak değil, güçlü olmak değer görüyor. Ama unutma, her güçlü haklı değildir. Gerçek güç, hakkı tutabilme iradesinde gizlidir. Vicdanın rahat değilse, ne kadar zengin olursan ol, içi boş bir kibrit kutususun. Hakkı savunmak; işte o kutunun içindeki kıvılcımı canlı tutmaktır.
İnsan doğuştan doğru olmaz, ama doğruluk insanı insan yapar. Hakkı savunmak, birinin önüne geçmek değil; haksızlık karşısında bir adım geriye çekilmemektir. Yalansız yaşamak, yalnız kalmak pahasına bile olsa doğruluktan ayrılmamak; işte asıl mertlik budur. Çünkü doğru olmak, insanın omurgası gibidir. Eğilip bükülürsen, kendine yabancılaşır, insanlığını kaybedersin.
Hakkı savunmak, sadece sözle değil, davranışla olur. Herkes konuşur ama az insan yaşar söylediklerini. O yüzden doğru sözlünün önce kalbi doğru atar. O kalp ki, haksızlığa karşı sessiz kalmaz. Kırılır ama kin tutmaz. Kaybeder ama onurunu satmaz. Bir çiçeği soldurmak kolaydır, ama tekrar açtırmak yürek ister. Doğru insanlar çiçek gibidir; kırıldıklarında değil, suskunluklarında konuşurlar.
Yalancının dili uzundur, çünkü sürekli dolanır. Ama doğru insanın dili sadedir; az konuşur, çok şey anlatır. Gözünün içine baktığında anlarsın; onun içinde eğrilik yoktur. Eğrilikten arınan, kendini bulur. Kendini bulan, Allah’a yaklaşır. Çünkü Allah doğruları sever. Ve doğru insan, Allah’ın yeryüzündeki emanetidir. O yüzden ne olursa olsun, doğru ol. Yalansız, riyasız, maskesiz…
Bir insanın doğruluğu, onun en büyük servetidir. Ne para, ne makam, ne şan… Hiçbiri insanı adam etmez. Ama doğru duruş, insanı daima yüceltir. Hakkı savunurken yalnız kalırsan üzülme, çünkü asıl kalabalık vicdanındadır. Ve unutma: Doğru yolda yürüyen, arkasında iz bırakır. O iz, yarın bir başkasının ışığı olur.
Bazıları doğruluğu saflık sanır, oysa en büyük zeka temiz kalabilmektir. Çamurun içinde kirlenmeden yürüyebilmektir. Karanlıkta bile ışığı görebilmektir. Doğru bir insan olmak, herkesten önce kendi içine dürüst bakabilmektir. Aynaya gururla değil, tevazuyla bakmaktır. Çünkü kibirli olanın gözünde başkası küçülür, ama tevazu sahibinin gözünde herkes eşittir.
Ey gönül ehli! Doğru ol ki; sözün tartılsın. Doğru ol ki; adımın hayırla anılsın. Herkesin doğrusu kendineyse, seninki Allah’a uygun olsun. Hakkı savun ki; suskunluğun değil, sözün yankı bulsun. Hakikati savun ki; gölgeler değil, ışığın olsun. Çünkü bir gün herkesin terazisi kurulacak. Ve o gün geldiğinde ne unvan, ne servet, ne alkış… Sadece yüreğin tartılacak.
Ve o terazide eğri tartanlar değil, doğru duranlar kazanacak. Unutma: Haklı olan değil, sabreden kazanır. Çünkü hak, er geç yerini bulur. Sen sadece dosdoğru dur, rüzgâr nereden eserse essin… Yeter ki yönün belliyse, yol seni yormaz.