Yani ilk kez o hissi yaşayınca hiç hissetmediğim bir rahatlık hissettim, hala daha hissediyorum, ama cidden garip, niye rahatlamıştım ki?, Bilmiyoru-
Ha ışık’mı?
…
…
Gümmmmmmm.
Yıldırım?
Hmm
Sanırım yağmur yağacak, işte bunu beklemiyordum.
Hmm. Tamam, bu gün sadece mağarayı düzenleyeceğim.
Oturduğu taştan kalkıp, bir çantanın yanına gider ve içinden bir adet geyik boynuzu çıkarır, geyik boynuzuna bakar, çantadan bir adet çekiç çıkarıp geyik boynuzunun çıkıntılı kısımlrını kırar.
Gayet iyi, bu saatten sonra bir mızrak olacaksın.
Aradan 15 dakika geçer ve yağmur yağmaya başlamıştır.
Arkasını dönüp yavaşça mağaranın girişine doğru gider.
Derin bir nefes alır.
Haaa.
Yağmurlu hava, en sevdiğim.
Aradan geçen 3 hafta monoton bir şekilde geçer, bu süre zarfında tavşanlar dan toplamda 13270 adet öldürmüştür, ve artık tavşana sayısı da azalınca ayrılma kararı vermişti.
Çantanın içindeki tüm eşyaları çıkarıp yere dizer.
Hmm sen buradasın, sende, sende burdasın, tamamdır.
Eşyaları geyik derisinden yaptığı çantaya tekrar yerleştirir, çantayı sırtına asar, mağaranın girişine gider ve gök yüzüne bakar.
Hmm yani idare eder.
Arkasına döner, mağaranın girişinin sol tarafına gider, bir adet meşale alır, ve arkasına döner, mağara çalılıklar ve odunlarla doludur, sağ elindeki meşaleye bakar, mağaraya bakar. Sakin bir şekilde meşaleyi mağaraya atar, arkasını dönüp kuzeye doğru gider.
…
Huff.
Huff.
Huff.
S-sonunda gözüktü..
ÇÖL!
Aslında, pekte uzun sürmedi 13, 14 saat koştum ve geldim inanılmaz, sanırım gerçektende hızlıyım, böyle diyince 60km ve 65km arası bir hızla koştum sanırım, ama bu koşma bana hiç iyi gelmedi, gözlerim ağrıdı, ve bazen takılıp düştüm o anlar en kötüsüydü, ama en hızlı yolda buydu, ama gerçekten inanılmaz.
Çöle doğru dikkatlice ve merak ile bakar.
Hmm batıda sadece kum var.
Kafasını batıya çevirince ortalama bir tilki görür, ama evet bu tilkidede tuhaflı-
Ha!?
Bir kum dalgası tilkinin olduğu yerden yukarı doğru hareket eder ve tilkinin olduğu yerin tamamı kum bulutu ile kaplanmıştır.
Bu, buda ne, ney oldu orada?!.
Dikkatlice odaklanır ve bir hareketlilik fark eder, ve aradan geçen biraz süreden sonra, tilkinin olduğu yerde sadece hafif içe dogru yuvarlak bir göçüklük olduğunu görür.
Tam odaklanamadığım için dikkatlice bakamadım, ama eminim çöl tehlikeli, ve bu tehlike yerden geliyor, ney olduğundan tam emin olmasam dahi, göçük’ün şeklinden tahmin yürütebiliyorum. ve bu çok can sıkıcı, emin olmalıyım neyin ne olduğu konusun’da.
Çantasını sırtından çıkarıp yere bırakır, eldivenlerini çıkarıp çantaya koyar, uzun kollu kıyafetini omzuna doğru katlar, arkasını döner ve uzun bir ağaca doğru bakar, hızlı ama sessiz adımlar ile ağaca doğru koşar, ve tırmanıp kalın bir dalın tepesine geçip oturur.
Geriye sadece beklemek kaldı…
…
…
Sol koluna bakar.
Hmm.
Sağ koluna bakar.
Sağ kolunu hafif kaldırır, ve koltuk altına bakar ve sol eli ile koltuk altına dokunur.
Garip, şimdiye kadar mağara adamına dönmem gerekirken ne kolumda ne koltuk altımda kıl var, sakalım veya bıyığımda yok.. niye acaba.
Sağ kolunu indirir, sol tarafa doğru kafasını çevirip bakar, başka bir tilki vardır.
Güzel, çok beklemedim, hmm acaba kaç metre uzakta.. sanırım 600 ila 700 metre arası bir şey.
Ayağa kalkar, ve başka bir ağaç dalına bakar, karşısındaki ağaç dalına atlar ve tutunur.
Bu şekilde yavaşça, ve olabildiğince sessizce tilkiye doğru yaklaşmaya başlar, ve tilkiye yakın olan bir ağaçta durur ve tilkiye bakar.
Bu açı iyi geriye kalan tek şey.
Kollarına bakar.
Herşey tamam.
Ağacın üstünden tilkiye doğru atlar, tilkinin yanına düşer, tilki ani sesten ve durum yüzünden korkmuştu, hızlıca kaçmaya çalışırken tilkiyi bir çift kol sıkıca tutar, gövdesinden ve kafasından uzakta tutmaya özen göstererek tilkiyi tutarak çöle doğru yürür, ve çöl sınırında durur, tilkiye bakar. tilki kollarımı ve ellerimi ısırıyor ve çiziyor, pençeleri ve dişleri de keskin, ama pek acımıyor, daha çok iğne gibi.
Haa. Ne zaman kaybı.
Tilkiyi hızlıca çöle doğru fırlatır…
…
Booom.
Dikkatlice bakar..
Tam tahmin ettiğim gibi bu bir solucan, ama büyük olanından.
…
13 saatim hazırlıklarım.
*İç çeker
Anlıyorum her şeyi yeniden düsünmeliyim.
Arkasına dönüp çantasını koyduğu yere doğru koşmaya başlar.
Çantanın yanına geldikten sonra, kıyafetinin kollarını düzeltir, ve çantadan eldivenleri geri alıp giyer.
Oturur..
Ne yapmalıyım amına koyim.
En risksiz plan gitti, yerine en riskli plan geldi, ama bunu değistiremem, başka bir plan uygulamalıyım.
Kuzeye gitmem imkansız, peki doğu hmm, doğu da olmaz haritadan anlayabiliyorum, muhtemelen, tehlikelidir, güney peki, güney’de olmaz hem çok uzak hemde, orada o ucubelerden var, hadi anlarım ayısını, geyiğini, tavşanını. Ama o canlılar akıllı, onlar tehlikeli, kesinlikle tehlikeli, geriye kalan tek seçenek, Batı, muhtemel en güvenli yol, haritada herhangi bir uyarı resmi yoktu, yinede tam anlamıyla emin olamam, nede olsa, her yer tehlikeli, tamam batıya gideceğim, tek seçenek b
u, eğer ki hiçbiri işe yaramaz ise doğuya giderim.
Çantayı sırtına geri takar ve batan güneşe doğru bakar.
Sana geliyorum güneş sana…
Not: merhaba arkadaşlar sıradaki bölüm hazır taslağını bitirdim tek yayınlanması kaldı ve sonraki bölüm ana bölüme girilen ilk bölüm bu yüzden biraz destek yorumu, değerlendirme olur, eleştir olur, lütfen belirtelim, ilgi ve alakanız için, teşekkürler.
Uyarı: 10. bölümün gelmesini istiyorsan, evet sen okuyan lütfen bir yorum yap ve düşünceni belirt, lütfen.🤭