novel oku

Bölüm 1

  • 14 Aralık 2025 18:16:37
  • 0
  • 0
  • 0

“Bugün 2025 1 Eylül”

“Ben 17 yaşında sıradan bir lise öğrencisi olan Aki, ve bugün bir kıza hislerim olduğunu farkettim. Sanırım ona Hislerimden bahsetmeliyim.”

 

Birden kendi adını duyarak irkildi:

-AKİİİ!

 

“Annem çağırıyır. Sanırım bu günlük bu kadar yazmak yeter. Yarın devam ederim. Yemek yesem iyi olacak.”

 

Annesi daha yüksek bir sesle yine çağırdı:

-Aki! Uyan, geç kalıcaksın!

 

Aki elini yüzüne koyup derin bir nefes verdi.

-Okul saati gelmiş. Kalksam iyi olacak.

 

Kahvaltıdan sonra Aki yola koyulur. Bahçedeki bankta birkaç kızın yanında o kızı görür.

 

“İşte burda, Hina. Hoşlandığımı düşündüğüm kız. Kısa siyah saçları ve gözlüğü onu çok tatlı gösteriyor. Sanırım okul çıkışı açılacağım.”

 

Hina’ya hislerini söylediği senaryoları onlarca kez kafasında kurduğu uzun bir gündü. Ama nihayet Hina’yı tek başına bulabildi.

 

“İşte başlıyoruz, okul bitti. Biraz çekiniyorum.”

 

Aki’nin avuçları ter olmuştu ve kalbi heyecandan ateş gibiydi.

 

“ilk defa böyle bir şey yaşıyorum. Çok garip bir his, heyecanlandım. Gerçekten garip görünüyorum.”

 

Cesaretini toplar ve sonunda seslenir:

-Hina, bakar mısın?

 

-Ah, aki, sen misin? buyur.

 

-Şey, direk konuya giriyorum. Senden hoşlanıyorum.

 

Hina tepki bile veremeden Aki dudağını ısırarak “galiba” dedi.

 

Hina eliyle gülüşünü kapatmaya çalıştı ama kendini tutamadı.

-Hahaha! Çok komiksin Aki. Özellikle galiba demen, çok tatlı.

 

Aki elini saçına koyup zorlanarak sordu:

-Şey, cevap?

 

Hina, Aki’nin gözlerinin içine bakarak cevap verdi.

-Olur lütfen bana iyi bak.

 

“Biraz heycanlıyım, bugün 2 Eylül 2025. Sanırım bir kız arkadaş edindim. Günlük tutmak artık saçma gelmeye başladı. Bu son olsun, elveda.”

 

Aki yine bir sabah annesinin sesiyle uyandı:

-Akii!

 

Yatakta sağa sola dönerek istemeyerek de olsa kalkmaya çalıştı.

 

Koridorda yine annesi Aki’ye seslendi:

-Aki, bir ziyaretçin var.

 

“Sabah sabah kim ne için gelsin ki? Miya olabilir, ders notlarını okuldayken de verebilirdi. Sanırım geç kalmamı istemiyor. İyi bir arkadaşım var.”

 

Aki mutfağa yaklaşırken esneyerek seslendi:

-Miya, çok erken değil mi?

 

Ama mutfağa girerken duyduğu ses kulağını okşayan o tatlı sesti:

-Şey, Aki, benim Hina

 

-Hina!!? Bu saate ne işin var?

 

Hina göz kırptı.

-Beraber yürürüz diye düşünmüştüm.

 

Aki mutluluktan sırıtmadan duramadı.

-Anladım, olur. Ama hâlâ okula çok var. Biraz erken değil mi?

 

-Fark etmemişim.

 

Aki’nin annesinin sesi duyuldu:

-Çocuklar, isterseniz kahvaltı edelim.

 

Aki utanarak karşılık verir:

-Anne!!

 

Hina:

-Olur

 

“Hina!! Daha yeni sevgili olmuşken annemle kız arkadaşım beraber kahvaltı ediyor. Keşke bu sadeve bir rüya olsaydı. Annemin herkese yakın olması böyle sorunlar çıkarıyor.”

 

-Gidelim Aki, geç kalacağız. Kahvaltı için teşekkür ederim.

 

Aki’nin annesi gülümseyerek cevap verdi:

-Lafı bile olmaz. Her sabah gelebilirsin.

 

-Anne yeter, lütfen. Hadi gidelim, Hina.

 

Dersden ve uzun bir okul gününden sonra kol kola eve yürürler.

 

-Aki, bugün piknik yapmaya gidelim mi?

 

-Şey, fark etmez. Bildiğin güzel, sakin bir yer var mı?

 

-Bana bırak! Bildiğim hoş bir park var.

 

-O zaman biraz çerez alalım.

 

-Sandviç ve içecek birşeyler alsak yeterli sanırım.

 

-O zaman yiyecekler benden, piknik yeri senden.

 

Uzun bir yürüyüşün ardından Hina’nın dediği parka gelirler. Güzel şakalar güzel vakitlerden sonra evlerine giderler.

 

Bir hafta sonra.

Hina, Aki’nin evine ziyarete gelir.

 

-Hoşgeldin Hina. Bugün annem evde yok. İstersen salonda oturup film izleriz. Ya da benim odamda da TV var. Orada da izleyebiliriz

 

-Fark etmez, senin odan hoş. Orada izleyebiliriz.

Hina elini başına koyup acemice gülümser:

-Hem buraları kirletmek istemeyiz. Annenle çok samimi olduk. Bana kızabilir.

 

Aki’nin odasına oturup romantik bir film

açarlar. Film sırasında Hina elini Aki’nin eline koyar.

 

Aki utanır ve istemeden elini çeker.

 

Hina cilveli bir tavırla sorar:

-Şey, biraz ilerletmek istemez misin?

 

Aki şaşırır ve ne diyeceğini bilemez.

-Şey, bilmiyorum.

 

Hina yavaşca Aki’ye yaklaşır. Aki birden Hina’nın omuzlarından tutar ve anında öper.

 

Aki acemice ve kısmen özgüvenle güler:

Bunu mu istiyordun yani? ehehe!

 

Hina ona sarılır ve yere yığılırlar.

 

Aki

-Şey, üzgünüm. Duramadım.

 

Hina 

-Biraz güç göstersene.

 

Aki

-Şey, ben güçsüzüm. Özür-

 

Hina’nın gülümsediğini fark eder. Hina usulca yaklaşıyordu ve öpüştüler. Uzun bir öpücüktü. Aki ilk defa bu kadar mutlu hissediyordu. Aki gene suçlu hissetti ve özür diledi.

 

Hina, Aki’nin ağzını işaret parmağıyla kapattı:

“Lütfen sakin ol, seni seviyorum ve korkma. Bir yere gitmiyorum.”

 

Kocaman bir gülümseme ile bakar. Aki rahatlar ve aklındaki tüm kötü düşünceler yok oluverir. Hina’yı belinden tutup kendine çeker.

 

2 ay sonra Aki ve Hina ömürlerinin sonuna kadar birlikle olacaklarına dair söz verirler.

 

Aki sınıftaki sırasında uyanır. Hina’yı merak edip sınıfına gider.

 

Hina

-Uyuya mı kaldın? Bu kaç oluyor? herzaman hemencik yoruluyorsun.

 

Hina, Aki’yi cekiştirir.

 

Aki

-Hina lütfen, az daha uyumak istiyorum, Hina.

 

-Okuldasın salak. kalk hadi eve gidelim.

 

-Ah, öyle mi? doğru, dur, hemen çantamı topluyorum.

 

Hina hemen önündeki sıranın üstüne oturur ve Aki’yi bekler.

 

Aki kağıttan bir kutuyu arkasına saklar ve hinaya bakar.

 

Hina kutuyu görünce heyecandan sıradan kalkıverir. Gözleri parıldar.

-O da ne? O da ne? Bana bir şey mi aldın yoksa?

 

Aki büyük bir gurur ve özgüvenle cevap verir:

-Yakında ikimiz de 18 olacağız ve büyüyeceğiz. Benimle beraber bir ömür boyu yaşamak ister misin?

 

Hina heyecandan gözleri kısılana kadar gülümser 

-Seni cidden çok seviyorum, kabul ediyorum Aki! lütfen bana iyi bak.

 

Aki’nin üstüne zıplar ve sarılırlar. Aki o yüzüğü bir marketten ucuza almıştı. Kendi elleriyle yaptığı kağıttan kutunun içinde verdi. Kutuyu yapmak için çok emek harcamıştı.

 

1 yıl, 135 gün sonra

 

Hina okula gelmemişti.

 

Aki masasında onu düşünüyordu:

“Hasta falan mı oldu acaba? Normalde söylerdi. Ne oldu? Gidip evine bakayım.”

 

Kapıyı Hina’nın annesi açar.

 

-Aah Aki, hoşgeldin. Hina icin geldiysen, çoktan okula gitti.

 

Aki biraz hayal kırıklığına uğrar ama lafı uzatmadan gider.

-Anladım, teşekürler, iyi günler.

 

Aki okula döner ve sınıfında Hina’yı görür. Aynı sınıfta olmadıkları için bir şey soramaz. Hocaların işleri yüzünden de konuşamaz.

 

Aki kendini teselli etmeye çalışır:

-Neyse, zaten okul sonu beraberiz.

 

Dersker nihayet biter ve Aki Hina’nın yanına gider.

 

Aki

-Hina sabah niye gelmedin?

 

Hina

-Aa Aki, özür dilerim. Geç kalıyordum, haber veremedim.

 

Aki alttan alır.

-Sıkıntı değil, hadi eve gidelim.

 

Hina

-Şey, bugün arkadaşlarımla kafeye gideceğiz. Sorun olmaz, değil mi?

 

Aki

-Tamam o zaman, ben eve gidiyorum. Görüşürüz.

 

Aki durumun düzeleceğini umut etse de, sonraki üç gün de aynı şeyler devam eder. Yine derslerden sonra Hina’nın yanına gider.

 

Aki

-Hina, ne oluyor? Beraber çok az vakit geçiyoruz. Arkadaşlarınlasın hep. Bugün eve beraber gidelim.

 

Hina

-Bana neden böyle yapıyorsun? Zaten herzaman beraberiz. Biraz da arkadaşlarımla takılmak istiyorum.

 

Aki

-Peki ben? Ne zamandır benimle de doğru düzgün zaman geçirmiyorsun. Bugün eve beraber gidelim bari.

 

Hina

-Peki, tamam. Senin için gelirim.

 

Tam okuldan çıkacakken 2 üst sınıf olan Take’yi görürler. Take onlara el sallar.

 

Hina

-Onu tanıyor musun!?

 

Aki

-Galiba, biraz. Bana dersler için yardım etmişligi oluyor.

 

Hina

-Kızlar bu çocuğa bayılıyor, biliyor musun? Kaslı ve sınavlarda da tüm kızlar ondan yardım almış.

 

Aki’nin yüzü ekşir:

-Bunları bilmen pek hoşuma gitmiyor. Sen ilgilenmiyorsun değil mi?

 

Hina

-Ben mi? Sen varken asla olmaz. Seni seviyorum Aki.

 

Aki biraz rahatlar ama hâlâ kötü hissediyordu.

 

İkisi de evlerine gittiler.

 

Aki hislerimi günlüğüne dökmek için masasına oturup günlüğün sayfalarını çevirdi.

 

İkinci yılımızın 138. günü bitmişti. Yarın 139. gün. Vakit nasıl da hızlı geçmiş. Yarın olmasını çok istiyorum.

 

Sabah olur. Aki, Hina’nın gelmediğini görür ve Hina’nın sınıfına gider. Öğle arası olur. Normalde hep hocalarla takılan Aki, hocaların meşgul olduğu işin Hina’yla yemek yemek ister. Hina’yla her zaman yemek yedikler yere gider.

 

“Bayağıdır böyle buluşup yemek yemiyoruz. Derslerde başarısız olduğum için hocalarlayım hep. Ama bende Hina’yla çok vakit gecirmiyormuşum aslında. ama ne olacak? çoğunlukla vaktimi ona ayırıyorum sonuçta. Bugün neden gelmedi sorayım. Acaba ne oldu? gene mi geç kaldı? Yoksa annesiyle de gitmek istemiş olabilir. Yani, bilmiyorum. En iyisi sorup öğreniyim hemen. Bu kapının arkasında Hina. Seviyorum, seni çok seviyorum, benim sevgilim.

 

Terasa çıkar ve kapıyı yavaşca açar. Ve Hina’nın kısa tatlı saçlarını görür ve yanında biriyle öpüşüyordur.

 

Aki ekektrik çarpmış gibi şok olur.

-Hina sen beni aldatiyormusun? Beni? Ben, ben, sen nasıl? Rüya mı görüyorum?

 

Hina

-Hayır Aki, öyle değil!

 

Aldattığı kişi ise, herkesin hayran kaldığı, herkesin aşık olduğu o çocuk, Take.

 

Take

-Yalan söylüyor, aldatıyor. Hem de bir aydan fazladır.

 

Hina

-Take, susar mısın lütfen.

 

Aki hissettiği duygu selinden dolayı onların sesini bile duyamaz. O sahneden sonra duymak istemez, görmek istemez. Elleriyle başını sıkıştırır ve yere bakar. Yaşama isteği bir anda dibi boylar. Hayata dair umutlarının bir anda yok olduğunu hisseder. Koşa koşa oradan uzaklaşır. Yeterince uzaklaştığında merdivenden yavaşça inmeye başlar.

 

“Ben… ben seviyorum. O beni daha dün seviyordu. Seviyordu drğil mi? Neden? Neler yaşıyorum böyle?! Hayatımın hepsini bu kızla geçirmek istiyordum. Neden beni aldattı? Neyim eksikti? Daha güçlü ve kaslı olsaydım benimle mi devam ederdi? Yoksa direk ben mi yanlış tercihler yaptım? Onu çok mu yanlız bıraktım? Hayır, kendime harcamadığım tüm vakitleri ona harcadım. Herşeyimi ona sakladım. Vaktimi hep ona adadım. İlgimi herzaman sadece ona verdim. Ne isterse yaptım. Gerçekten neyi yanlış yaptım ben? Ne için bunları yaşadım? Ne yaptım da bunları hak ettim? Kaslarım yok diye mi? Benden uzun diye mi? Benden yakışıklı diye mi? Ya da dersleri benden iyi diye mi? Ben gene de anlamıyorum. Hayatımın çoğunu seninle geçirdim. Her sabah seninle başladım. Her akşamı seninle bitirdim. Ben… ben bunları hak etmedim, değil mi? Ona yüzük aldım. Sorun param olmadığı için sahte almak mıydı? yoksa o kutuyu kağıttan yapmam mıydı? Öğrenmek istiyorum ama eminim isteyerek olmamıştır. Ama onu birdaha görmek istemiyorum. Ben.. ben.. sadece seninle güzel bir yaşam sürmek istemiştim…”

 

2 yıl sonra

 

E-posta gönderiliyor… Gönderildi.

 

-Ben Aki, uzun zaman oldu. Ama içimde kaldı. Beni neden aldattın? Neyim eksikti? Söyler misin? İçimde kalmasını istemiyorum artık.

 

1 gün sonra mail gelir.

 

“Sıkıldım”

 

Son…

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız