Flux dev a dark fantasy gothic city at night viewed from a dis 1 1 2.jpg
Avcı Şehri

Avcı Şehri Bölüm 1

  • 7 Eylül 2025 17:25:08
  • 0
  • 0
  • 0

Çok eski zamanlarda, uzak bir diyarda, sonbaharın ilk günleri… Hava, eski boğucu sıcağından arınmış, serinlemişti. Ağaçların yaprakları yeşilden sarıya dönmeye başlamış, doğa yeniden uykuya çekilmek için hazırlıklarını yaparken, o ateşin başında anlatılan, korkudan titreyerek dinlediğin hikâyeler anlatılmaya; gece dışarı, o ormana baktığında hayal ettiğin şeyler canlanmaya başlamıştı. Kahverengi yapraklar rüzgârla dans ederken, çıplak ağaçlar arasından ayın üzerine çıkan gölge, rüyalarına yeniden korku üflemeye başlamış.

Gece sessizdi. Buharlı gemilerin düdükleri bile artık susmuştu. Şehir uyuyordu.

Sonra bir çan sesi duyuldu.

Yükselen kulelerden biri—Safe Haven Kuzey Gözcü Kulesi—gecenin içine korkuyu salmıştı. Diğer kulelerden de çan sesleri yükselmeye başladıkça, şehirde bir panik havası oluştu. Halk uykusundan fırladı. Pencerelerden bakanlar, sokaklarda insanların koruyucuları, avcıları görmeye başladı. Deri botlarının sesi, çanlar kadar gürültülüydü. Gecenin bu vaktinde bu çanlar bir şey için çalardı:

Canavar saldırısı!

Yine gecenin ortasında av başlamıştı.

  Eren:  yaş 16, 1.75 m, dağınık kahverengi kısa saç, donuk kestane gözler, açık buğday ten, zayıf ama çevik, basit gömlek ve ceket, hep not defteri taşır.
  Kayra:  yaş 16, 1.78 m, açık kumral dalgalı saç, canlı mavi gözler, açık ten, atletik ince yapı, şık gömlek, yelek ve kol saati giyer.
  Luna:  yaş 15, uzun gri-gümüş örgülü saç, açık mor parıldayan gözler, narin yapılı.
  Sahra:  yaş 16, kısa dağınık koyu kızıl saç, ela gözler, güçlü yapılı.
  Rafael:  yaş 17, geriye taralı siyah saç, zümrüt yeşili gözler, sağlam yapılı.

 

Kayra’nın terası, şehir merkezinden bir kilometre uzakta, sessizliğe gömülmüştü. Eren, gaz lambasının titrek ışığında ne olduğu belli olmayan fotoğrafları bir deftere yapıştırıp not alıyordu. Terasta bir masa vardı. Masanın etrafında beş kişi oturuyordu: kahkahalar, boş şişeler ve sonbahar akşamının kasvetli havası…

Bir anda çan sesleri duyulmaya başladı.

Eren gözlerini kaldırdı.
Eren: “Yine başladı.”

Kayra: “Sorun olmayacaktır. Bariyerin içinde güvendeyiz.”

Ama Eren sessiz kaldı. Lambanın ışığı, gözlerindeki gölgeyi aydınlatmıyordu.

Eren: “Daha sonbaharın ilk günleri… Saldırılar önceden bu kadar erken başlamazdı. Özellikle son iki senedir daha sık ve daha erken oluyor.”

Kayra: “Dediğim gibi, bir şey olmayacaktır. Canavarlar bariyerin içine giremez. Hem, sen neden korkuyorsun? Ooo, yemeğini bitirmediğin için canavarlar yatağının altını mesken mi tutacak?”

Kayra oldukça rahattı. İçeceğini yudumladı, diğer arkadaşlarına bakmaya başladı.
Eren ayağa kalktı elindeki defteri gaz lambasının kenarına bıraktı. Artık belli oluyordu Rüzgâr, masadaki boş şişelerin arasında inlerken, gaz lambasının titrek ışığı Eren’in defterindeki ‘yaşayan ölü’ çizimlerine vuruyordu.

Sahra hafif sırıttı, kafasını yastığına yasladı.
Sahra: “Gerçekten, bariyerin içinde güvendeyiz. Hem, onlardan biri gelse bile, Usta Avcı yaşadığı sürece bizi koruyacaktır.”

Rafael: “Evet, hayatta olduğu sürece koruyacaktır. Ama cümlenin kendisi sıkıntıyı açık ediyor: ‘Hayatta olduğu sürece.’ Hem, sana ne demeli, Eren? Avcı olmak istiyorsun ama daha bariyerin dışına adım atmaya korkuyorsun.”

Luna: “Ama bariyerin dış—”

Rafael gergin bir ifadeyle Luna’ya baktı. Elindeki bardağı sıktı.
Rafael: “İşte tam da bundan bahsediyorum! Avcı Akademisi’ne kabul edilen neredeyse herkes, önceden savaşmayı bilen kişiler ya da düşük seviyeli de olsa canavar avlamış kişiler oluyor. Biz hâlâ daha bir tane bile canavarı kendi gözlerimizle görmedik.”

Rafael iyice gerildi. Eren’e baktı. Eren başını onaylar şekilde salladı.

Çan sesleri artarken, Sahra huzursuzca kıpırdandı.
Luna: “Belki de eve gitsek iyi olur.”

Tam o sırada, terasın kapısı açıldı ve Kayra’nın annesi Nevra göründü.
Nevra: “Çocuklar, çanlar çalıyor. Aileleriniz meraklanır. Hadi, evlerinize.”

Tam evlere dağılma sırasında, Kayra, Eren’in yakasından tutup yanına sürükledi. Gözbebekleri küçülmüştü; Eren’i çiğ çiğ yiyecek gibiydi.

Kayra: “Eren, gerçekten de Rafael’in dediği o şeyleri dinleyecek misin? O yürek yemiş bir aptal! Bariyerin dışına bu dönemde çıkmak, hele hele silahsız çıkmak, resmen intihar!”

Eren sakindi. Gözlerinde her zaman olan o soğukluk vardı.
Eren: “Silahsız olacağımızı kim söyledi? Belki sizin yok ama benim silahım var. Getirebilirim. Bir canavar avlayıp rapor edersek, Akademi’ye girebiliriz.”

Kayra’nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Kayra: “Bu, hayatımıza mal olabilir!”

 

Eren: “Bir yaşayan ölünün kafasına ateş edip rapor edeceğiz. Bu nasıl hayatımıza mal olsun? Rahatla.”

Eren arkasını döndü ve içinde kimsenin onu beklemediği evine doğru yola koyuldu.

 

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız