E7c58245 37eb 4963 8729 095e59c5cec8.jpg

2. Bölüm: Turist Kafilesi

  • 19 Mart 2025 03:52:48
  • 0
  • 14
  • 0


2. Bölüm

Turist Kafilesi


 

Kahvehane her zamankinden daha doluydu, içeride ve dışarıda cıvıl cıvıl bir hareketlilik vardı. Görünüşleriyle dikkat çeken bir grup turist, kahvehanenin önündeki mavi ahşap taburelere kurulmuş, yüksek sesli sohbetleriyle alışılmış sessizliği bozuyordu. Yaşlılar, kart oyunlarına ara verip başlarını kaldırarak merakla bu yabancı kalabalığı süzdüler.

Genelde turistler, kasabanın iç taraflarına pek uğramadan doğrudan daha turistik olan sahil bölgesine yönelirlerdi. Sahil kesimi, iç taraflara kıyasla daha moderndi ve turistlerin ilgisini çeken birçok küçük hediyelik eşya dükkânı sıralanmıştı.

Filyos, büyük ölçüde balıkçılıkla geçimini sağlasa da, turistik cazibesi sahilin sonunda uçurumun kenarına inşa edilmiş tarihi kalesi ve eşsiz manzaralarıyla destekleniyordu. Artan ilgi, kasabanın kalabalıklaşmasına yol açmış ve bu da yakınlara bir üniversite ile öğrenci yurdunun açılmasını beraberinde getirmişti.

Üniversite öğrencileri kasaba merkezine pek uğramasa da, sahil kesimi onlar için cazibesini koruyordu. Genellikle üniversite kulüpleri, bahar ve güz dönemlerinde sahilde yürüyüşler düzenler, geceleri ise ateş başında toplanıp eğlenceler yapardı. Böylece Filyos’un yaşlı nüfusu yerini yavaş yavaş gençlere bırakıyordu. Buna rağmen, balıkçılıkla geçimini sürdüren yerliler, Filyos’un hâlâ bir balıkçı kasabası olarak anılmasını sağlıyordu.

Kasabanın yaşlı sakinleri için en uğrak yer Mavi Kahvehane’siydi. Burada toplanır, çay içip sohbet eder ve kart oyunları oynarlardı. Turistlerle pek muhatap olmaz, onlardan pek hazzetmezlerdi. Bu yüzden, sakin ve kendi hâlinde olan bu kahvehanenin turistlerle dolup taşması onları hem şaşırtmış hem de günlük düzenlerini bozmuştu.

Etraflarındaki şaşkın bakışlara aldırmadan oldukça rahat görünen iki Çinli adam, yaşlıların arasına karışmış, onlarla birlikte kart oyunu oynamaya çabalıyordu. İkisi de turkuaz renkli Hawaii gömlekleri ve çenelerinden sıkıca bağladıkları safari şapkalarıyla adeta ikiz gibiydi. Ancak onları birbirinden ayıran tek şey boyları ve kilolarıydı; biri kibrit çöpü gibi ince ve uzundu, diğeri ise kilolu ve bodurdu.

Onlar kart oyununa dalmışken, orta yaşlı, etine dolgun ve gösterişli bir kadın, bir yandan yelpazesini sallıyor, bir yandan da aralıksız kocasına söyleniyordu.

Ben sana söylemiştim, bu kavurucu sıcakta buralara gelmenin iyi bir fikir olmadığını! Ama yok, Sabri Bey tabii ki o kaleye çıkacak, üstüne bir de kahvehanede oturup çayını içecek.” Yelpazesini hızla sallayarak devam etti: “Hadi iç şu çayını da gidelim artık be adam. Vallahi varislerim ağrıdı. Tabii senin böyle dertlerden haberin bile olmaz, çırpı gibisin zaten! Üç gram etin mi var kemiğinin üstünde?

Kocası sabırla araya girdi: “Hayatım, gitmek istesek de tur rehberini beklememiz lazım. Bizi buraya getiren hanımefendi söyledi ya, biraz gecikecekmiş. Azıcık daha sabret.

Kadın homurdanarak şemsiyeye uzandı: “Neyse, uzatma bari. Şemsiyeyi de düzgün tut, vallahi güneş tepeme geçecek! Güneşin altında kavrulmaya hiç niyetim yok. Geçen sabah bir programda izledim, fazla güneşte kalınca ciltte benek benek lekeler oluyormuş. Aynaya bir baktım ki boynum benek benek! Hemen komşunun kızına söyledim, eczaneden önerdikleri bir güneş kremi aldırdım. O günden beri her gün sürüyorum şu mereti, tek bir leke bile kalmadı.

Kadın kocasını tepeden tırnağa süzüp iğneleyici bir sesle ekledi: “Sana da öneririm Sabricim, ihtiyacın var gibi. Sonra kara kuru bir şeye dönüp kalacaksın başıma. Hiç sevmem böyle bakımsız adam…

Bu sırada, kahvehanenin bir köşesinde üç kişilik bir kız grubu, cep telefonlarıyla video çekip sosyal medyada paylaşım yapıyordu. Beklemekten iyice bunalmış, yüzü asık bir şekilde, sarışın kız, ekibin başındaki rehberin yanına yürüdü.

Pardon hanımefendi, daha ne kadar bekleyeceğiz? Yirmi dakikadır buradayız! Üstüne üstlük şu kasvetli yere getirdiniz bizi! Bize de burada yaşlı amcalarla oturup çay içmek mi düşüyor yani?!” Küçümseyici bir şekilde kaşlarını kaldırarak ekledi.

Kadın, sahte bir içtenlikle gülümsedi. “Ah, gerçekten kusura bakmayın. Rehberimiz normalde çok dakiktir ama bugün şehirden geliyor ve biraz trafiğe takılmış. Ama endişelenmeyin, en fazla iki dakikaya burada olur.

Geldiğinde özellikle sizinle ilgilenmesini rica edeceğim. Sonuçta, bizim gibi mütevazı kasabalara sizin gibi büyük fenomenler pek sık uğramaz!” diye ekledi göz kırparak.

Sarışın kızın yüzündeki memnuniyetsizlik biraz yumuşadı. Kadın devam etti: “Ah, bu arada, eğer sizi rahatsız etmeyecekse minicik bir ricam olabilir mi?

Genç kız, kendisine duyulan hayranlıktan memnun olmuş bir edayla dikleşti. “Evet buyurun, ne isteyeceksiniz?

Kadın, büyük bir iyilik istiyormuş gibi çekinerek ekledi: “Şuraya bir imza alabilir miyim?” Elinde tuttuğu tur broşürünü uzatarak. “Bir de… eğer rahatsız olmazsanız, fotoğraf çektirebilir miyiz acaba?

Genç kız aldığı ilgiyle iyice keyiflendi. “Ay, saçmalamayın! Tabii ki hayranlarımla her zaman her yerde fotoğraf çektiririm. Ama… buranın ışığı rezalet! Kızlara söyleyeyim, içeri geçelim, biraz ışık ayarlasınlar. Filtre falan uğraşamam şimdi!

Tam o sırada, uzaktan gelen gürültülü bir motor sesi, kahvehanedeki uğultuyu bastırdı.

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız