Picsart 24 02 19 04 06 14 628 3.jpg

1.BÖLÜM: GÖZÜMDEKİ FACİA

  • 3 Eylül 2025 23:28:48
  • 0
  • 31
  • 1

O kadın…

Saçları ipek kadar yumuşak, gözleri gök kadar mavi ve teni eşsiz beyaz. O kraliçe Calissa evrenin en eşsiz koruyucusu, o göklerin ve havanın koruyucusu…

Büyük bir savaş vardı, bitmek bilmeyen kabuslar. Kraliçe Calissa’nın gücünü ele geçirmek isteyen düşmanların savaşı. Ve henüz daha 5 yaşına yeni girmiş olan küçük prensesi öldürmek isteyenler. Çünkü o kraliçenin kızıydı, Polly evrenin su koruyucusu. Su olmazsa olmaz bir element ve yaşam kaynağı o ölürse hem kraliçenin gücünü hem de su gücünü kazanacaklar ve sonsuz güce sahip olacaklardı. Ama Calissa buna izin vermedi küçük kızını kaçırmayı başardı. Onu sadece sevdiği adamın kız kardeşine emanet edebilirdi, halası Chelsea’ye. Chelsea normal bir insandı tıpkı sevdiği adamın olduğu gibi, orada güvende olacaktı Polly ve Chelsea’nin küçük oğlu Peter’la birlikte büyüyecekti. Annesinden ayrılması çok zor olmuştu, Calissa ona kendi kolyesini vermişti ve “Bunu hiç boynundan ayırma güzel kızım” diyerek Polly den ayrıldı. Artık Polly halasına emanetti, kraliçe ise herkese kızının iyiliği için yalan söylemek zorunda kalmıştı onun hastalanıp öldüğü yalanını…

Aradan yıllar geçiyordu Polly hızla büyüyordu. Mutlu bir hayatı vardı, halası ve kuzeniyle hayat harikaydı. Çok güzel bir kızdı ve büyüdükçe daha da güzelleşiyordu. Sarı saçları ve mavi gözleri onun güzelliğine güzellik katıyordu. Çok akıllı ve yetenekliydi de, gücünün farkındaydı halası ona olan biteni hep anlatırdı yıllarca annesini göremese de bu onu üzüyordu ama alışmıştı, su gücünü saklaması gerektiğini ise çok iyi biliyordu. Evrende onların gücünün dışında başka güçlerde vardı ama kimde olduğu belirsiz, çünkü onlar evrenin koruyucularıydılar tıpkı Polly ve Calissa gibi. Kimsenin bilmemesi gerekirdi bu yüzden Polly suyu çok sevse dahi plajda fazla vakit geçiremezdi, suda uzun vakit duramazdı çünkü saçları suda renk değiştirip pembe rengine bürünürdü bu da onun kimliğini yansıtmasının en kolay yolu. Ailesinden başka yani halası ve kuzeninden başka kimse bilmiyordu bunu.

YILLAR SONRA POLLY 15 YAŞINDA…

Alarm her sabah olduğu gibi bu sabahta tüm sinir bozucu, kulakları tırmalayan sesi ile çalmıştı. Belki de sadece Polly için sinir bozucuydu onun sesi. Polly alarmın sesiyle irkilerek kalktı, başını hızla kalkınca ranzanın üst kısmına vurmuştu.

“Off!”  bir yandan eli ile başında şişlik oluşup, oluşmadığını kontrol ediyordu.

Kuzeni Peter “Hey yavaş olsana bi kere de düzgün uyanamaz mısın?” diye söylenerek ona başının altından aldığı yastığını fırlattı.

Polly “Kapa çeneni sersem!” diyerek yastığı Peter’a gerisi geriye fırlatmıştı.

Peter alaycı bir şekilde, şakasına dil çıkararak “Ne ne ne neee!”

Polly “Şimdi görürsün sen!” Ve Peter’ın aşağıya inmesi ile birlikte yastık savaşına başladılar.

O sırada halası odaya daldı sert bir ses tonu ile “Hey ne oluyor burada? Polly, Peter siz delirdiniz mi?”

Polly “İlk o başlattı!”

Peter Polly’i işaret ederek “Hayır o.”

Halası “Şşt, tamam bu tartışmaya son verin! Polly yoksa unuttun mu? Bugün yeni kayıt olduğun lisede ilk günün tatlım.”

Polly “Olamaz geç kaldım!” diyerek fırladı.

Peter Polly’nin arkasından gülerek “İşte bana dalaşmanın cezası tatlı kuzenim. “

Polly “Ya öylemi? Yastık tüylerini temizlemede iyi şanslar o zaman” dedi gülerek ve kapıyı çarparak odadan çıktı. Peter’ın ağzı açık kalmıştı.

Halası mutfaktan seslendi “Polly hiç bir şey yemeden mi gideceksin?”

Polly hazırlanmıştı, bir yandan ayakkabılarını bağlayarak “Geç kaldım halacığımm.”

Halası gülümseyerek Polly’nin eline sandviç tutuşturdu “Al yolda yersin iyi şanslar tatlım” diyerek yanağına bir öpücük kondurmuştu.

Polly daha fazla vakit kaybetmeden evden çıkıp koşarak otobüs durağının yolunu tuttu, bir yandan da ağzında çiğnemeye çalıştığı sandviçi ile birlikte. Sonunda gelmişti nefes nefese kalmıştı durup bileğinde ki saatine baktı.

“Off bu böyle olmaz, yetişemeyeceğim şapşal otobüsü beklersem al kedicik sen devam et!” diyerek elindeki salamlı sandviçi yere bıraktığı gibi koşmaya devam ediyordu.

O sırada yolunun üzerindeki uzun bir süreden beri tanıdığı yaşlı adamın bisikletçi dükkanı gözüne çarptı. Aklına bir fikir gelmişti, denemeye değerdi.

İçeri girip yorgun bir sesle “Affedersiniz, affedersiniz!”

Orada ki bisikletleri elindeki bez ile temizleyen yaşlı adam Polly’e bakarak “Buyurunn?”

Polly “Şey Jack bey bisikletlerinizden birini ödünç alabilir miyim? Kısa bir süreliğine.”

Adam şaşkınca “Ney?”

Polly “Lütfen çok acelem var! Söz veriyorum sapa sağlam geri getireceğim.”

Adam gülümseyerek “Peki genç bayan” dedi ve ona bisikletini getirmeye gitti.

Polly “En hızlısından olsun lütfen!” dedi gülümseyerek adam bisikleti vermişti. Polly teşekkür edip, daha fazla vakit kaybetmeden hızlıca yola koyuldu.

Başına kaskını da takarak “Bekle beni yeni okulum Polly işte geliyor yuppiii!” Bisiklet ile yokuş aşağı inerken, kollarını da kaldırıyordu.

Nihayet gelmişti, durup frenledi “Ah sonunda!” deyip, derin bir iç çekip soluklanarak bisikletten inmişti, kaskını çıkardı ardından bisikleti okulun önündeki ağaca bağladı.  Hemen hızlıca okula girmişti. Bahçede ise kimsecikler yoktu o sırada bir ses geldi, mikrofonla anons yapılıyordu.

Polly telaşla tekrar saate bakarak “Lanet olsun geç kaldım!” ve söylenerek binanın içine girdi. Kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.

“İlk günden de geç kalınır mı canım? Kalınmaz tabi kesin fırça yiyeceğimm!” Başını kaldırdı, tam müdirenin odasının önünde duruyordu.

Bir sevinç ile “İşte müdüre hanımın odası!”

Odanın kapısı aralıktı Polly sessizce içeriye bakıyordu, müdüre hanım ise sinirli bir şekilde içerideki kızı azarlıyordu.

Polly içinden “Eyvah çattık bu beni çiğ çiğ yer!” O sırada ayağı takıldı “Ah!” dedi, tökezlemişti ve tutunayım derken kapıya çarpınca kapı aniden açıldı. Polly endişeli bir şekilde eli belinde gülümsedi. İçeride ki kız sert bir sesle “Heyy şapşal mısın senn? Ne bakıyorsun bana öyle?”

Polly “Şeyy!”

Müdüre hanım “Bu kadar yeter Greyçın derhal sınıfına dön!”

Greyçın hırçın bir şekilde çıktı ve Polly’e geçerken omuz attı.

Polly kaşlarını hafif çatıp omuzunu tuttu, ardından içeri giriyordu.

Müdüre “Sen Polly misin?”

Polly “Evet benim efendim ben çok özür dilerim gerçekten!”

Müdüre şaşkınca dinliyordu Polly konuşmaya devam ediyordu.” İlk günden geç kaldım sizi mahcup ettiysem”

Müdüre Polly’nin sözünü keserek “Sınıfın bir üst katta solda “A” sınıfı.”

Polly gülümseyerek “Sağ olun!”

Tam gidecek iken Müdüre “Dur bakalım!”  Polly gerisi geriye dönüp baktı.

Müdüre “Elin boş gitme bunları laboratuvara bırak! Sınıfın yanı” dedi. Ona yüklüce kitap vermişti Polly kitapları zordan tutarak gülümsedi ve “Peki efendim” diyerek odadan çıkmıştı.

Merdivenlerden üst kata çıkıyordu yine kendi kendine söylenerek “Amma da ağırmış!” O sırada laboratuvardan çıkan bir çocukla çarpıştı tüm kitaplar yere saçılmıştı. Polly şaşkın bir ifade ile iç çekerek “Hhii!” Hemen toplamak için eğildi çocukta öyle ve yanlışlıkla kitaba uzanayım derken Polly’nin elini tuttu, göz göze geldiler.

Çocuk “Ya çok şapşalım benim hatam affet lütfen ben toplarım!” Polly hafifçe doğruldu, kısık bir ses tonu ile “Önemli değil.” Çocuk kitapları toparlayıp Polly’e verdi tekrar göz göze geldiler. Çocuk Polly’e gülümseyen gözleri ile bakarak “Görüşürüz!”

Polly de “Görüşürüz” dedi çocuk dönüp dönüp arkasına doğru bakarak oradan uzaklaşmıştı. Polly başını sallayarak laboratuvara girdi ve kitapları yerleştirdi ardından “Hemen sınıfa gitmeliyim!” diyerek bir telaş ile hızlıca oradan çıktı. Tam sınıfa girmek üzereyken zil çalmıştı ve o anda sınıfın kapısı aniden açılı verdi, hızla açılınca Polly’nin de yüzüne sert bir şekilde çarpmıştı.

“Olamazz!” dedi kapıyı açan kız telaşla “aman ben ne yaptım? Hey iyi misinn?” diyerek telaşlı telaşlı cümleleri sıralayıp Polly’i de sarsalıyordu.

Polly “Tamam tamam hey sarsalamasan daha iyi olacağım.”

Kız parmağını ısırdı ve gülümseyerek “Affedersinn! Şey gerçekten çok üzgünüm.”

Polly elini yüzünden çekip, gülümseyerek “Önemli değil sanırım şanssız günümdeyim.”

Kız “Gözün morarmış.”

Polly “Ne?”

Kız “Evet, bak!” Hemen cebinden ayna çıkarıp Polly’e tuttu ve Polly’i de kolundan tutup onu çekiştirerek “Hemen yüzünü yıkamalıyız yoksa daha kötü olacak.”

Polly “Yıkamak mı? Su mu?” Kolunu çekip, olduğu yerde durarak “hiç gerek yok önemli bir şey değil!”

Kız “Ya saçmalama lütfen! Benim aptallığım buz koyalım o zaman vicdan azabı çekerim.”

Polly gülümsedi ve “Pekala” dedi. Birlikte revire inmişlerdi kız Polly’nin gözüne buz tutuyordu.

Polly buzu alarak “Teşekkür ederim iyi geldi.”

Kız gülümsedi elini uzatarak “Ben Petillay!”

Polly “Memnun oldum bende Polly!” Ve el sıkıştılar.

Petillay “Heyy sen şu yeni gelen kızz! Ah bizim sınıftasın tatlım.”

Polly “Bi sakarla aynı sınıftayım desene!” dedi gülümseyerek.

Petillay şakasına hafiften Polly’i sarsarak “Yaa!” İkisi de güldüler. O sırada zil çaldı .

Polly “Hadi gidelim! Yeterince geç kaldım zaten” ve Petillay ile sınıfın yolunu tuttular. İçeri girdiler herkes Polly’e bakıp gülüyordu.

Petillay “Bizim sınıf biraz şapşaldır da sen onlara uyma!”

Polly başını sallayıp gülümseyerek “Uymayacağım zaten.”

Petillay “Hadi gel yanım boş “dedi gülümseyerek Polly geçip oturdu. Arkalarına iki kız daha gelmişti.

Petillay “Ah bak bunlarda Seliya ve Milleye yurttan arkadaşız.”

Polly “Memnun oldum kızlar.”

Kızlar da aynı anda “Bizde!” dedi ve tanıştılar.

Seliya “Hey gözüne noldu?”

Polly gülümseyerek Petillay’a bakıp, imalı bir şekilde “Kapı çarptıı!” Petillay da iç çekip gülümsüyordu.

Seliya “Kapı mı? Ah her neyse şey, et tedavisi buna çok iyi gelir.”

Polly “Et mi? Ne eti?”

Seliya “Mmmhmm dana eti, kuzu eti babaannem çiğ etin morlukları geçirdiğini ve yaraları iyileştireceğini söylerdi hep denemelisin”

Polly gülerek “Sağ ol arkadaşımız yemeye düşkün galiba!” Hepsi güldüler.

Milleye gülerek “Doğru bildin tatlım!”  Seliya şakasına Milleye’yi dürtmüştü, Polly de gülümseyerek onları izliyordu. O sırada birlikte çarpıştıkları çocuk gelmişti sınıfa, ilkten Polly’i fark etmedi.

Petillay “Rick geliyor!”

Polly “Rick de kim?”

Rick Polly’i fark edince hemen yanına yanaşıp “Hey gözüne ne oldu böyle?”

Polly gülümseyerek “Önemli bir şey değil kapı çarptı.”

Rick “Önemli değil mi? Çok acıyor olmalı.”Polly’e yaklaşıyordu o sırada yan sınıftan kızlar “Rickkk!” diye ona sesleniyordu. Rick Polly’e gülümsedi ve gitti.

Petillay şaşkınca Polly’e dönerek “Sen Rick’i tanıyor musun? İnanamıyorum.”

Polly “Az önce tanıştık laboratuvarın orada yani buraya gelmeden önce niye ki?”

Milleye “Deli misin? O okulun en popüler ve enn yakışıklı çocuğudur!”

Seliya “Bu doğru! Bütün kızlar onunla takılmak için can atar.”

Polly “Seslerden de anlaşılıyor.”

Petillay “Evet ama Rick kimseye kolay kolay yüz vermez hele ki Greyçın’a Greyçın onunla çıkmak için can atıyor ama Rick onu nerede görse saklanacak yer arıyor.” Petillay, Seliya ve Milleye güldü.

Polly içinden “Greyçın! Şu müdüre hanımın odasındaki kızz.”

Petillay “Ama seni görünce adeta çarpılmışa döndü yanına nasıl geldi görmedin mi? Çok şanslısın Pollyy” Polly dalmıştı.

Petillay “Pollyy?” Polly kendine gelip Petillay’a bakarak gülümsedi.

Seliya ayağa kalkarak” Biz gidiyoruz kızlar, ders başlar!”

Milleye “Evet, sonra görüşürüz!” dedi ve kızlar gittiler.

Petillay Polly’nin yanına geri oturup, elindeki paketi ona doğru uzatarak “Fıstık?” Polly gülümsedi ve elini fıstık paketine soktu.

O gün Polly için çok yoğun geçmişti. Onun için henüz ilk günü olsa da bir sürü ödev verilmişti. Okulun bahçesinde, futbol sahasının merdivenlerinde kızlarla birlikte oturuyordu.

Polly kızlara bakarak “Her şeye rağmen çok güzel bir gündü!”

Petillay “Okulu sevdin mi?”

Polly gülümseyerek “Evet, harika bir yer burası! Özellikle de sizler!”

Milleye “Ve tabi şu popüler çocuk!” Hepsi güldüler. Polly telefonunu çıkardı bir sürü cevapsız arama vardı.

Telaşla “Olamaz halam çok merak etmiş kızlar gitmeliyim!”

Petillay “Halanla mı yaşıyorsun?”

Polly durdu ve “Evet, şey annemi bi kazada kaybettim ben!”

Seliya “Yaa ne kazası?”

Petillay ve Milleye imalıca “Seliyaa!”

Seliya “Aov üzgünüm!”

Polly gülümseyerek “Önemli değil.”

Petillay “Hey Polly! İşte numaram ihtiyacın olduğu zaman ya da canın ne zaman isterse ara kızlarla aynı yurtta kalıyoruz zaten!” Seliya ve Milleye de numaralarını verdiler.

Polly “Pekala kızlar çok iyisiniz mutlaka arayacağım artık gitmeliyim yarın görüşürüz!”

Hepsi “Görüşürüz” diyerek Polly’nin arkasından el sallıyorlardı ve Polly okuldan çıkmıştı. Tam bisiklete bakmak üzere başını çevirmışti ki bisikletin yerinde olmadığını fark edince büyük bir şoka uğramıştı.

“Olamazz!” deyip öylece yere çömeldi. Çaresiz ve üzgün bir şekilde, olduğu yerde kalakalmıştı.

Bay Jack’e ne diyecekti şimdi?…

1.BÖLÜMÜN SONU.

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

Sonraki bölüm yok

    Başka bölüm yok

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız