Flux dev a dark fantasy gothic city at night viewed from a dis 1 1 9.jpg

Akademiye Giriş Part-1

  • 17 Eylül 2025 17:06:34
  • 0
  • 0
  • 0

Safe Haven Avcı Akademisi, taş duvarlarla çevrili, adeta kale görünümlü bir yapıydı. Çan kuleleri sabah güneşinde parıldarken, geniş avluya toplanan gençlerin heyecanlı uğultusu taş zeminden yankılanıyordu. Onlarca aday, gözlerinde hem umut hem de kaygıyla sıraya dizilmişti.

Çoğunun göğsünde yeni takılmış rozetler ışıldıyordu. Ama Eren, Kayra ve birkaç aday daha henüz rozetlerini almamıştı. Onlar, bu anı bekleyen en son gruptu.

Avlunun ortasında duran sert bakışlı akademi görevlisi sesini yükseltti:
“Evet! Şimdi sıraya girip rozetlerinizi alacaksınız. Sonrasında önceden ayarlanmış olan takımlarınız size bildirilecek. Takımlar belirlenirken üç faktör göz önünde bulunduruldu: birbirinizi tanıyıp tanımadığınız, yeteneklerinizin uyumu ve bireysel gücünüz.”

Kalabalık içinde mırıldanmalar yükseldi. Görevli, hiçbirine aldırmadan konuşmaya devam etti:
“İlk iki faktör önemli olsa da asıl belirleyici olan her zaman güç oldu. Güçlü olanlar güçlülerle, zayıflar ise zayıflarla eşleşti. Unutmayın, bu sınavda kiminle aynı safta durduğunuz, kimin karşınızda olduğundan daha önemli.”

Eren, Kayra’ya kısa bir bakış attı. Ardından tereddüt etmeden elini kaldırdı.
Eren: “Bir şey sorabilir miyim? Az önce söylediğiniz… ‘kişilerin birbirini tanıyıp tanımaması’ meselesi. Bundan kastınız tam olarak ne?”

Görevli, arkasına dönmeden, ifadesini bozmadan yanıtladı:
“Basit. Daha önceden tanışık olan adaylar aynı takıma alınmadı. Amaç, farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabileceğinizi ölçmek.”

Kayra, Eren’e döndü. Gözleri bir anlığına fal taşı gibi açıldı. Eren’in suratında da aynı şaşkınlık vardı.

Kayra, kısık bir sesle:
“Evet… bu kesinlikle beklenmedik oldu.”

Yaklaşık on dakika sonra akademi görevlisi tarafından sıraya sokuldular sıra yavaş yavaş ilerliyordu Kayra erenin arkasında kalmıştı. Sıra erene geldiğinde görevli rozeti erene diğerlerine taktığı gibi özensiz bir şekilde takıp rozetinin üzerinde yazan numarayı söyledi 128. Eren avludaki bir banka oturdu.

Rozetlerin takılması bittiğinde.
Akademi görevlisi: “rozetlerinizin arkasında 3adet numara ve bir oda numarası yazıyor olacak o numaraların sahipleri takım arkadaşlarınız o odaya gidip buluşacaksınız sınavdan geçersenizde konaklamalarınız o odalarda sağlanacak.

Eren rozetini çıkardı rozetin arkasına bakdı 003 numaralı oda numaralar 89, 108, 1 003 yazdığına göre oda bu katta yani zemin katta olmalıydı Eren ayağa kalkdı ileri doğru bir adım attı ikinci adımını attığında ise önünde duran ondan biraz daha uzun birine çarptı önündeki kişi 1.80boylarında saçları düz orta uzunlukda yeşile çalan yeşil gözlü yapılı biriydi Eren’e hiçbirşey demeden arkasını döndü ve uzaklaştı erende zemin katta 003numaralı odayı aramaya başladı yaklaşık 20dakika süren uzun bir arayışın ardından odayı buldu ve kapısını açdı. İçeride ise bir kişi dikkatini çekdi avluda çarpdığı çocukda buradaydı.

Eren kapıyı açtığında içeride üç çift göz ona çevrildi. İlk dikkatini çeken, avluda çarpıştığı gençti. Yatağa yaslanmış, rozeti parmağında çeviriyordu. Başını kaldırıp Eren’e baktı.

Dean: “Demek sen de bizim odaya düşmüşsün.”

Eren kaşlarını çattı.
Eren: “Avluda önüme atlayan çocuk… Sen miydin?”

Dean hafifçe gülümsedi.
Dean: “Önüne atlayan mı? Sen beni üzerime yürüdün.”

Eren ileri atılacak gibi oldu ama kendini tuttu.
Eren: “Sanırım bundan sonra aynı takımdayız. O yüzden şanslısın.”

Dean gözlerini kısmıştı, sesi alaycıydı:
Dean: “Şans mı? Asıl sen şanslısın buralarda bulabileceğin en güçlü kişi benim.”

Odayı dolduran gerilimi kız bozdu. Ayağa kalkıp araya girdi.
Mira: “Ben Mira. İz sürme, keşif, gözcülük bende. Birde kavga etmek için biraz erken değil mi?”

Dean, omzunu silkti.
Dean: “Kavga ettiğimiz falan yok onun gibi zayıf birini dikkate aldığımı nereden çıkardın.”

Rowan o zamana kadar sessiz kalmıştı, sonunda yatağından doğruldu.
Rowan: “Ben Rowan. Büyüyle ilgileniyorum. Ve şahsen, içeri girer girmez birbirinin boğazına yapışmaya çalışan bir takımla işimiz zor.”

Eren dişlerini sıktı, sonra derin bir nefes alıp biraz gevşedi.
Eren: “Eren. Kılıç ve silah kullanırım ve Rowan umarım işimiz senin dediğin kadar zor olmaz.”

Dean hafifçe sırıttı ama başka bir şey söylemedi. Sessizlik bir süre daha devam etti.

Tam o anda dışarıdan yüksek sesli bir anons yankılandı:
“Dikkat! Tüm adayların güç sıralamaları açıklanmıştır. Listeler panolara asılmıştır!”

Koridorlarda uğultu yükseldi. Adaylar kapıları çarparak panolara koşuyordu. Odaya bir sessizlik çöktü, sonra Mira ilk hareket eden oldu.
Mira: “Sanırım hepimizin görmesi lazım.”

 

Hep birlikte dışarı çıktılar. Avlunun ortasında dev bir parşömen asılıydı, kalabalık etrafını sarmıştı. İnsanlar adlarını arıyor, birbirlerini dürtüyor, hayal kırıklığı ya da sevinçle bağırıyordu.

Derken kalabalığın uğultusu birden kesildi. Herkesin gözleri aynı noktaya kaymıştı. En üst sıralarda dört isim yan yana yazılıydı:

1. Dean Guilliman takım 3
2. Eren Duskhaven takım 3
3.Kayra Karahan takım 5
4. Mira Emberfall takım 3
5. Rowan Thornveil takım 3

Fısıltılar yükseldi:
“İlk beşin dördü aynı takımda mı?!”
“Bunlar resmen akademinin gözdesi olacak…”
“Yoksa onları bilerek mi bir araya getirdiler?”

Eren, insanların bakışlarını üzerinde hissettiğinde kalbi hızlandı. Dean ise sadece kollarını bağladı ve gülümsedi.

Dean: “Sana buradaki en güçlü kişiyim demiştim. Ama bu bizim için sıkıntı çıkarabilir.”

Eren o sırada sıralamada kayradan üstte olmasının şokunu hala atlatamamıştı.
Eren: “Efendim.”

Dean sakin ama çok ciddi bir tavır takınmıştı. Sanki hiç sevmediği birinin yüzünü görmüş gibi bir ifade.
Dean: “Diyorum ki sıralamada en üstte olduğumuzdan giriş sınavında en fazla bizim üzerimize yüklenecekler. Neyse siz üçünüzün denk gelmesi iyi oldu. Unutmayın, sadece sınav için sizinle aynı saftayım. Ondan sonra benim için sadece kalabalığın bir parçasısınız.”

Önceki Bölüm
Sonraki Bölüm

Sonraki bölüm yok

    Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız